Ekonomi

Dolar Kuru Açıklanmıyor! Dövizdeki önlemler listesi uzarken, bir yenisi mi ekleniyor?

Türkiye’de vatandaşların ekonomik göstergelerinde dolar önemli bir yer tutuyor. Dolardaki yükseliş daha da kötüleşirken, TL’nin değer kaybetmesi açısından da teoride değerli. 2018 yazında ve 2021 sonunda yaşanan kur atakları hala taze travmalar içerirken, 2021 sonlarında yeniden uygulanmaya başlanan Türkiye Ekonomi Modeli de ihracata dayalı olduğundan kur istikrarı bir kez daha kazanıyor. boyut. İthalata bağımlı ekonomilerde kurdaki yükseliş enflasyon yaratırken, ihracattan elde edilecek gelir beklentisi döviz kurunun yüksek olmasını istemiyor. Bu tartışmalar son zamanlarda yeterince alevlendi. Serbest kur rejimi uygulayan Türkiye’de bazı uygulamalar sorgulanıyor.

Dolar/TL, kriz dönemi olan 2000 yılına 0,5411 seviyesinden başladı (2005’ten sonra 6 sıfır atıldığı için o tarihte 541 bin 100 TL).

2001 yılı Şubat ayında ‘anayasa broşürü’ krizi olarak bilinen siyasi kriz ortamıyla birleşen ortamda döviz kuru 15 gün içinde 1 TL’nin (o zamanki 1 milyon) üzerine fırlamıştı. 2 TL’yi geçmesi 13 yıl sürdü. 2 yıl sonra 2015’te 3 TL’yi gören döviz kuru yıllarca direndi. 2018 yazına kadar!

2018 yılında yapılan bir sistem değişikliği ile seçimler öncesinde 4 TL görülse de seçimlerin ardından “Papaz Brunson Krizi” olarak bilinen olayla bu aşama çok hızlı bir şekilde geçildi.

Hafta sonu sonrası 1 Ağustos’ta 5 TL, 10 Ağustos’ta 6 TL ve 13 Ağustos’ta 7 TL görüldü. Ardından siyasi ve diplomatik hamleler geldi, hızlı bir gerileme sürecine girildi ve 5 TL bandına geri dönüldü. Zaman zaman artışlar olsa da bu seviye pandemiye kadar korundu ancak Mart 2020’de 6 TL, Ağustos’ta 7 TL yeni normal oldu. 8 TL’de ortada görünse de o dönemin ekonomi yönetimindeki değişimlerin hızlı olduğu dönemde oynaklık da yüksekti. Yine Eylül 2021’e kadar!

Faiz politikasında kesin ve keskin bir değişiklik olunca, Ekim başında 8 TL’den başlayan zam, 20 Aralık’taki o bilinen KKM duyurusuna kadar 18.40’a ulaştı, sanki Everest’e tırmanma rekoru Starlink projesi gibiydi.

Oradan, ‘Biz bir şey mi yaptık?’ azaldı. 3 günde 10 TL’ye düşse de 4 günde 13’e geriledi. Sonrasında bildiğimiz hikaye ‘özgür ama bu kadar değil’, ‘kur yükseliyor’, ‘bu merdivenleri yavaş yavaş çıkacaksın’, trend bu dönemde 18.80’lerde.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bu dönemde döviz kurlarındaki istikrarlı seyirden gurur duyarken, birçok açıklama yaptı.

Farklı zamanlarda, ‘Döviz kuru olması gereken seviyelere geldi’,’ Döviz cinsinden tasfiye devam ediyor’, ‘Döviz kurunda oynaklık yok, kur için hedefledik, çok pahalı olmaz, çok düşmez.ve ‘__Döviz kurlarındaki oynaklığın azalması ve beklentilerdeki iyileşme ile önümüzdeki aylarda enflasyonda önemli düşüşler görmeye devam edeceğiz.Bu tür cümlelerin yanı sıra TL’nin pahalı olmasının da sorun olduğunu söyledi.

İhracatçılar da hep şikayet halindeydi. Krediye, yani finansmana erişimde sorun yaşayan üreticiler, döviz kurlarındaki seviyelerden büyük ölçüde etkilendi.

İSO Lideri Erdal Bahçıvan, odalar konseyinde yaptığı konuşmada, “Gerçekten dövize ihtiyacı olan ve kredibilitesi yüksek şirketlerimiz mağdur olmasın” derken, TİM Başkanı Mustafa Gültepe, kurların enflasyonun altına yükselmesinin rekabet koşullarını zorlaştırdığını söyledi. ihracatta.

2023 yılına girildiğinde sanayici ve ihracatçılar önce Hazine ve Maliye Bakanı Nabati ardından da Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile görüşerek kur artışı istedi.

Bu talebin olumlu karşılanmadığı ve enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacağı da söylentiler arasında. Ancak ekonomik modelin ihracata dayalı olması ve modelin gurur verici yanlarının ortasında istihdam ve yatırımlar yer almasına rağmen, bu koşullarda olmayacağının üreticiler tarafından söylendiği de ortada. bu konularda başarılı

İktidara yakın Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, sistemin ya da modelin başarısından bahsederken “173” tedbirinden de bahsediyor.

Güngör, bankaların finansman sıkıntısını bir şekilde aştığını, yeni yolun bu alana dikkat çekerek yüksek limitli kurumsal kredi kartlarını dövizli müşterilere tahsis etmek olduğunu belirtiyor.

Tamamen aksi görüşü temsil eden Barış Soydan ise bire bir yazısında döviz engelinden bahsederken, Güngör’ün “173” olarak adlandırdığı, “Döviz yasağında yasak” başlıklı bazı tedbirleri açıp şöyle sıralıyor: elementler.

  • Yurt dışına 50 bin dolardan fazla gönderen kişiler için evrak ibrazı,

  • Yurtdışına 500 bin dolar tutarındaki belgelerin ibrazından,

  • Bankaların döviz işlemlerinde, alımların kesinlikle saatler içerisinde yapılması,

  • Yine tüzel kişiler yani şirketler başvurulardan döviz işlemlerini gerçekleştiremezler ancak izinlerle süreçleri uzatan şubeden yapmak zorunda kalırlar,

  • Şirket kasalarında döviz karşılığı 10 milyon TL ve üzeri olan şirketler etkin büyüklüğü ve ciro oranları yüzde 5’i geçen TL kredi kullanamazlar,

Kredili döviz alamamak, alışverişlerde ve çeklerde döviz ödememek,

  • Fatura karşılığı kredi alan firmalardan,

  • Orta ve büyük ölçekli firmalar net ihracat yapmazlarsa TL kredi kullanamayacakları için,

  • Döviz mevduatı ve bankalar için toplam mevduat oranında belirgin bir seviye olmadığı için,

  • Yine bankalar özkaynaklarının yüzde 5’inden fazla döviz bulunduramayacaklarından,

  • Bankaların ticari kredi faizleri ile faktoring şirketlerinin faizlerine son verilmesi,

Firmalar kredi geri ödemelerinde ve leasing taksitlerinde kredi kullanamadıkları için,

  • 15 milyon TL’den fazla cirosu olan şirketler bağımsız denetim raporu olmadan kredi kullanamazlar,

  • Türk bankalarının Londra’daki Swap piyasasında işlem yapamaması,

  • İhracatçıların ve turizmcilerin kazandıkları dövizin yüzde 40’ını TCMB’ye, yüzde 70’ini ise bankalara çevirmek zorunda olduklarını belirtiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu